Dakikayı buldu. O banyodayken yarağımdaki kalan dölleri kağıt mendille silmiş ve giyinmiştim. Yüzü kızarıktı halen fakat bir şey demedi. Masanın üstündeki ajandasını aldı süratle, çantasını da alıp montunu giyinmeden hızlı adımlarla kapıya yöneldi. “Tuğçe dur!” söyledim fakat nafile. Elimden bir güvercin benzer biçimde kaçıp gitti… yere bakıyordu. Yanına gittim. Yarağımın kalkıklığı henüz geçmemiş, ona doğru uzanıyordu. Yengem o esnada yarağımı görünce elini ağzına götürdü. Ona, “Bak sevgilim, azca önce bu siki yedin!” söyledim. Yarağım damarlarının içerisine dolan kanla kıpkırmızı bir haldeydi. Elini tutup yarağıma değdirdim. Çekmek istedi ama mani oldum, “Tut onu, korkma!” söyledim. Elimi dercetmek için. Ve sonunda annemin paydos saati yaklaşmıştı. Meleğe, annemi almaya gideceğimi söyleyip evden çıktım. Durağa vardığımda şanslıyım diye düşündüm, zira otobüs hemen gelmişti. Hiç beklememiştim, fakat bunun da bir karşılığı olmuştu ve tıklım tıklım otobüste güçlükle nefes alarak seyahat ettim. İçimden sürekli küfür ettiğimi hatırlıyorum, “Hay böyle otobüse…” diye. Bankaya
Bu videodaki modeller ve kanal
